Geri
Bunu Düşünmek İstemezdim
Bunu Düşünmek İstemezdim
Yazar:
Jente Posthuma
5.0
PUAN
1
İNCELEME
0
ALINTI
Ya ikizlerden biri yaşamak istemiyorsa? Diğeriyse onsuz yaşayamazsa? Bu soru Jente Posthuma’nın son derece yalın bir dille kaleme aldığı Bunu Düşünmek İstemezdim adlı romanının merkezinde yer alıyor. İkizi yakın zamanda intihar eden anlatıcı, hem kendi yaralarını sarmak hem de kardeşinin hayatına neden son vermek istediğini anlayabilmek için çocukluklarını yad etmeye başlıyor, yetişkin hayatlarının ayrıntılarında ipuçları arıyor, kardeşinin mutluluğu bulmak için nasıl çabaladığıyla, yaşadığı hayal kırıklıklarıyla yüzleşiyor. Posthuma, hüzünlü olduğu kadar şaşırtıcı bir mizah duygusuyla da dolu bu romanda okurlara acı ve yas kadar hayata yeniden tutunabilmenin, sevginin ve iyileşebilmenin de hikâyesini anlatıyor. 2024 Uluslararası Booker Ödülü ve 2021 Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü’ne de aday gösterilen Bunu Düşünmek İstemezdim’i Hollandaca aslından çevirisiyle sunuyoruz. 'İkiz kardeşlerin bu benzersiz hikâyesi, ince bir mizah ve yürek burkan hüzünle örülü. Nadir rastlanan bir roman. Posthuma gerçek bir edebi cevher.' Herman Koch 'Bu romanı ortalama bir yas romanından ayıran şey, tam manasıyla gerçekçiliği. Posthuma, çağrışımlarla hareket ediyor, felsefe yapıyor, anıları gündelik eylemlerle ilişkilendiriyor, filmlerden ve televizyon dizilerinden alıntılar yapıyor ve o kendine has üslubuyla karakterlerimizin karmaşık dünyalarını yorumlamaya çalışıyor. Posthuma az, çoktur diyor ve bizi sıra dışı bir romanla baş başa bırakıyor.' The Telegraph(Tanıtım Bülteninden)
**N’APTIN BALBOA ?
Kitabın ilk sayfalarında kendimi hafiflik içinde buldum. Aylin Balboa’nın dili öylesine canlı, öylesine akışkandı ki, kahkahalara karışan bir arkadaş sohbetindeymişim gibi hissettim. Karakterler, gündelik hayatın tuhaf detayları ve ironisiyle içimi ısıttı.
Ama hikâyeler ilerledikçe, o eğlencenin altından yavaş yavaş başka bir duygu çıktı, hüzün. İlişkilerin yaraları, yalnızlığın o ince sızısı, sevmenin ağırlığı… Bir anda okurken gülümseyen ben, satırların arasında sessizleşmeye başladım.
Balboa, hem güldürüp hem düşündüren bir kitap vermiyor sadece, aynı zamanda kalbinizde ufak bir çizik bırakıyor. Bittiğinde, eğlencenin yanında bir burukluk da kalıyor insanda. Ve belki de bu yüzden bu kitap çok donanımlı bir kitap çünkü tek bir duyguyla bırakmıyor, hayatın kendisi gibi inişli çıkışlı bir yolculuk yaşatıyor.
Gülerken içinizin burkulmasına hazırlıklı olun. Ya da belki de ben fazla duygusal bakmış olabilirim, bilemedim.
Detaylı İnceleme
Kitabın ilk sayfalarında kendimi hafiflik içinde buldum. Aylin Balboa’nın dili öylesine canlı, öylesine akışkandı ki, kahkahalara karışan bir arkadaş sohbetindeymişim gibi hissettim. Karakterler, gündelik hayatın tuhaf detayları ve ironisiyle içimi ısıttı.
Ama hikâyeler ilerledikçe, o eğlencenin altından yavaş yavaş başka bir duygu çıktı, hüzün. İlişkilerin yaraları, yalnızlığın o ince sızısı, sevmenin ağırlığı… Bir anda okurken gülümseyen ben, satırların arasında sessizleşmeye başladım.
Balboa, hem güldürüp hem düşündüren bir kitap vermiyor sadece, aynı zamanda kalbinizde ufak bir çizik bırakıyor. Bittiğinde, eğlencenin yanında bir burukluk da kalıyor insanda. Ve belki de bu yüzden bu kitap çok donanımlı bir kitap çünkü tek bir duyguyla bırakmıyor, hayatın kendisi gibi inişli çıkışlı bir yolculuk yaşatıyor.
Gülerken içinizin burkulmasına hazırlıklı olun. Ya da belki de ben fazla duygusal bakmış olabilirim, bilemedim.
Henüz alıntı eklenmemiş.