Geri
Cennetin Dibi - Modern Zamanlarda Eğlencelik Hayat
Cennetin Dibi - Modern Zamanlarda Eğlencelik Hayat
Yazar:
Gündüz Vassaf
5.0
PUAN
1
İNCELEME
0
ALINTI
Cehenneme Övgü’de 'bu dünya'yı sorgulayan Gündüz Vassaf ikinci kitabında 'cennet'e, hem de cennetin ta dibine el atıyor. Mizahla bilimkurgunun, düzyazıyla bilimsel makale üslûbunun harmanlandığı kitapta, ‘yanlışla doğru’, ‘yalanla dolan’ sırt sırta duruyor. Bu kitapta Freud’un kuramlarının hayata geçirildiği Amsterdam genelevlerinde dolaşabilir, hükümet kiralayabilirsiniz; hatta 100 dolara bir Amerikan şirketi bile satın alabilir, isterseniz yeni yaşam biçimlerinin hayata geçirildiği özgür kolonilerde yaşayabilirsiniz. Gündüz Vassaf, düşgücünün sınırlarını zorladığı Cennetin Dibi’nde, 'gelecekte yolculuğa' davet ediyor bizi.'Gündüz Vassaf düşgücünün avukatı, düzyazımızın en özgür ruhlu kalemi..' (Tanıtım Bülteninden)
Demirciler Çarşısı Cinayeti – Feodalitenin Çözülüş Romanı
Horasan bozkırlarından kopup aşiretleriyle birlikte Çukurova’ya varan iki büyük ailenin hikâyesidir bu. Bu iki aşiret, Anadolu’nun en bereketli topraklarında yıllar boyu sürecek bir kan davasının pençesine düşer. Derviş Bey ve Mustafa Bey’in başını çektiği bu iki ailenin kavgası, nesiller boyu süren bir öldürme hırsına dönüşür. Zamanla bu hırs, ailelerin kökünü kurutacak, kasabanın, köylünün, hatta doğanın kaderine bile hükmedecektir.
Cumhuriyet’in ilk yıllarının kanla ve alın teriyle yoğrulmuş Çukurovasında geçen anlatı, yalnızca iki ağa ailesinin mücadelesi değildir; aynı zamanda bir dönemin sosyoekonomik çözülüşünün de romanıdır. Ağalık düzeninin ve feodal yapının yavaş yavaş çözülmeye başladığı, yerini yeni zenginlerin ve kapitalist ilişkilerin aldığı bir geçiş süreci bütün çıplaklığıyla gözler önüne serilir.
Roman, kan davasının etrafında örülmüş çıkar çatışmalarını, toprak kavgalarını, sınıf farklılıklarını ve bireylerin bu girdapta nasıl yok olduklarını çarpıcı biçimde işler. Cinayetler, pusular, intikam planları birbiri ardına gelirken, arka planda tarımsal üretimin makineleşmesi, ekonomik dönüşüm ve modernleşme baskısı da sahneye çıkar.
Yaşar Kemal’in usta kalemi, Çukurova’nın hem insanını hem doğasını destansı bir canlılıkla betimler. Onun muazzam gözlem gücüyle toplumcu gerçekçi duyarlılığı birleştiğinde, doğa adeta insanın vicdanına dönüşür. Kan döküldükçe toprak isyan eder, ağaçlar direnir, atlar şahlanır. Köylülerin alın teriyle yeşeren toprak, efendilerinin hırsı yüzünden çoraklaşır.
Sonuçta Demirciler Çarşısı Cinayeti, yalnızca bir kan davasının romanı değil; boşa dökülen kanın, sömürülen emeğin ve heba edilen umudun ağıdıdır. Yaşar Kemal, bu eseriyle hem feodal düzenin çürümüşlüğünü hem de doğanın adaletini haykıran bir destan yaratmıştır.
Detaylı İnceleme
Horasan bozkırlarından kopup aşiretleriyle birlikte Çukurova’ya varan iki büyük ailenin hikâyesidir bu. Bu iki aşiret, Anadolu’nun en bereketli topraklarında yıllar boyu sürecek bir kan davasının pençesine düşer. Derviş Bey ve Mustafa Bey’in başını çektiği bu iki ailenin kavgası, nesiller boyu süren bir öldürme hırsına dönüşür. Zamanla bu hırs, ailelerin kökünü kurutacak, kasabanın, köylünün, hatta doğanın kaderine bile hükmedecektir.
Cumhuriyet’in ilk yıllarının kanla ve alın teriyle yoğrulmuş Çukurovasında geçen anlatı, yalnızca iki ağa ailesinin mücadelesi değildir; aynı zamanda bir dönemin sosyoekonomik çözülüşünün de romanıdır. Ağalık düzeninin ve feodal yapının yavaş yavaş çözülmeye başladığı, yerini yeni zenginlerin ve kapitalist ilişkilerin aldığı bir geçiş süreci bütün çıplaklığıyla gözler önüne serilir.
Roman, kan davasının etrafında örülmüş çıkar çatışmalarını, toprak kavgalarını, sınıf farklılıklarını ve bireylerin bu girdapta nasıl yok olduklarını çarpıcı biçimde işler. Cinayetler, pusular, intikam planları birbiri ardına gelirken, arka planda tarımsal üretimin makineleşmesi, ekonomik dönüşüm ve modernleşme baskısı da sahneye çıkar.
Yaşar Kemal’in usta kalemi, Çukurova’nın hem insanını hem doğasını destansı bir canlılıkla betimler. Onun muazzam gözlem gücüyle toplumcu gerçekçi duyarlılığı birleştiğinde, doğa adeta insanın vicdanına dönüşür. Kan döküldükçe toprak isyan eder, ağaçlar direnir, atlar şahlanır. Köylülerin alın teriyle yeşeren toprak, efendilerinin hırsı yüzünden çoraklaşır.
Sonuçta Demirciler Çarşısı Cinayeti, yalnızca bir kan davasının romanı değil; boşa dökülen kanın, sömürülen emeğin ve heba edilen umudun ağıdıdır. Yaşar Kemal, bu eseriyle hem feodal düzenin çürümüşlüğünü hem de doğanın adaletini haykıran bir destan yaratmıştır.
Henüz alıntı eklenmemiş.